BOZMA SONRASI ISLAH-RET/YOK HÜKMÜ-VEKALET ÜCRETİ

yuksekkaya January 20, 2024

9. Hukuk Dairesi         2022/7592 E.  ,  2022/8340 K.


Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalının müvekkili Şirkette tır şoförü olarak çalıştığını, davalının şirkete ait tırı kullanmakta iken tır içerisinde kaçak eşya bulunduğunun tespit edildiğini, kaçakçılık suçunda kullanıldığı gerekçesi ile müvekkili Şirkete ait araca el konulduğunu, müşterinin yükünün gecikmeli tespit edildiğini, Şirketin aracının böyle bir durumda olması nedeniyle rakip firmalara ve gecikmeli teslimat nedeniyle müşteriye karşı Şirketin itibarının zedelendiğini, Şirkete ait bütün tır araçlarına potansiyel kaçakçı muamelesi yapıldığını, araca el konulması kararının kaldırılması için maddi harcamalar vs. yapıldığını ileri sürerek davalı işçinin çalıştığı sırada gerçekleştirdiği eylemleri nedeniyle Şirketin maddi ve manevi zarara uğramış olması sebebiyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 

Davalı Cevabının Özeti:
Davalıya usulüne uygun tebligat yapıldığı halde davalı davaya cevap vermemiş olup; yargılama aşamasındaki beyanlarında davanın reddini talep etmiştir. 

Yargılama Safhası ve Mahkeme Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesinin 09.03.2011 tarihli ve 2011/1084 Esas, 2011/116 Karar sayılı kararı ile davaya bakmakla yetkili mahkemelerin Kartal İş Mahkemeleri olduğu kanaati ile mahkemenin yetkisizliği nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir. 
İlk Derece Mahkemesinin söz konusu kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairemizin 13.11.2013 tarihli ve 2011/33218 Esas, 2013/29070 sayılı kararı ile “Davacı isterse davasını davanın açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde açabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de (somut olay açısından ... İş Mahkemesinde de) açabilir. Somut olayda davacı bu seçimlik hakkını kullanarak davasını işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede yani ... İş Mahkemesinde açmış olup mahkemece yanılgılı bir değerlendirme ile Kartal İş Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Bu defa İlk Derece Mahkemesinin 09.02.2017 tarihli ve 2018/5319 Esas, 2018/13537 Karar sayılı kararı ile; bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra davacı tarafın maddi tazminat isteminin kabulüne, olayın oluş şekli ve davacının tüzel kişilik oluşu hususu göz önüne alınarak manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. 
Bu karara karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
Dairemizin 21.06.2018 tarihli ve 2018/5319 Esas, 2018/13537 Karar sayılı kararı ile; davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, davacı tarafça bozma sonrası verilen ıslah dilekçesine değer vermeksizin dava dilekçesinde talep edilen 5.000,00 TL maddi tazminat miktarını hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. 
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilâmı doğrultusunda, bozma ilâmından sonra ıslah yapılamayacağından ıslah talebinin reddine, davacı tarafın maddi tazminat davasının dava dilekçesindeki talep ile bağlı kalınarak 5.000,00 TL üzerinden hüküm altına alınmasına, manevi tazminat talebinin ise reddine karar verilmiştir. 

Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 

Gerekçe:
1.Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle, kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle; gerekçeli karar başlığında dava tarihinin 02.02.2011 yerine 30.07.2018 olarak belirtilmesinin mahallinde düzeltilebilir maddi hata olduğunun anlaşılmasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2.Karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) 10 uncu maddesi “Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesini içermektedir. Tarifenin 13 üncü maddesinde ise; “Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncükısmına göre belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez. Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” düzenlemesi yer almaktadır. 

Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesinde 5.000,00 TL maddi tazminat, 30.000,00 TL manevi tazminat talep etmiş olup ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini toplam 12.459,86 TL olarak belirlemiştir. Ancak Mahkemece manevi tazminat talebinin tümünün reddine karar verilmiş olup maddi tazminat bakımından da Dairemizin 21.06.2018 tarihli ve 2018/5319 Esas, 2018/13537 Karar sayılı kararı doğrultusunda bozmadan sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile yalnızca dava dilekçesindeki 5.000,00 TL üzerinden hüküm kurulmuştur. Her ne kadar yukarıda belirtilen Tarife hükümleri uyarınca manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilmesi gerekir ise de; davalı lehine vekâlet ücreti belirlenirken bozma sonrası yapılan ıslah yok hükmünde olduğundan ıslaha konu talepler ret olarak değerlendirilemeyeceğinden, yalnızca dava dilekçesindeki manevi tazminat talebinin reddedilmesi sebebiyle tek maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi yerindedir. Ancak Mahkemenin hüküm kısmının 1 numaralı bendinde, “Bozma ilamından sonra ıslah yapılamayacağından ıslah talebinin reddine” şeklinde hüküm kurulması, bozma sonrası yapılan ıslah yok hükmünde olduğundan yerinde olmamıştır. Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. 

SONUÇ: Hüküm fıkrasının 1 numaralı bendinde yer alan “1-) Bozma ilamından sonra ıslah yapılamayacağından, ıslah talebinin REDDİNE” hükmünün tamamen çıkartılarak, hükmün bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Paylaş

TEFECİLİK SUÇU VE ŞARTLARI

yuksekkaya January 17, 2023

HARÇ ALINMADAN KARAR VERİLEMEZ

yuksekkaya February 08, 2023

FAZLA CEZAYA HÜKMETMEK - BOZMA

yuksekkaya January 25, 2023