İCRA DAİRESİNİ ARACI KULLANMAK SURETİYLE DOLANDIRICILIK
yuksekkaya
December 15, 2023
T. C.
Y A R G I T A Y
1 1 . C E Z A D A İ R E S İ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L Â M I
B O Z M A Ü Z E R İ N E
Esas No : 2022/6775
Karar No : 2023/462
Tebliğname No : 11 - 2022/27405
Sanık hakkında bozma üzerine nitelikli dolandırıcılık ve dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.11.2014 tarihli ve 2012/534 Esas, 2014/327 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a. Dolandırıcılık suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
b.Sanık hakkında kamu kurum ve kuruluşlarının vb. Tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suçundan da kamu davası açıldığı ancak mahkemece sehven hüküm kurulmadığı anlaşılmıştır.
2. Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.11.2014 tarihli ve 2012/534 Esas, 2014/327 Karar sayılı kararının katılan vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesi’nin 03.03.2021 tarihli ve 2018/2978 Esas, 2021/2349 Karar sayılı kararı ile suça konu senet üzerine sonradan eklenen kısımlar yönünden kimin eli ürünü olduğunun tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılması, senet üzerindeki tahrifatın sanık ve temyiz dışı sanık tarafından yapılmadığının tespiti halinde, sanıkların en başından itibaren dolandırıcılık kastı ile hareket ederek katılanlar aleyhine haksız menfaat temin etmeleri şeklinde sübut bulan eylemlerinin 6763 sayılı Kanun ile uzlaşma kapsamına alınan TCK’nın 157/1. maddesinde belirtilen basit dolandırıcılık suçunu oluşturacağı; bilirkişi incelemesi neticesinde tahrifatın sanıkların eli ürünü olduğunun tespiti halinde ise sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun sübut bulacağı gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kuruldığu, belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.01.2022 tarihli ve 2021/160 Esas, 2022/4 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;
a. Nitelikli dolandırıcılık suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
b. Dolandırıcılık suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 157 nci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası 62 nci maddesi, 52 nci maddesi ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 10400,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.
2. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özet olarak; Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmünün onanması, sanığa yüklenen basit dolandırıcılık suçuna ilişkin ise öngörülen olağan zamanaşımı süresinin sorgu tarihinden karar tarihine kadar dolduğunun anlaşılması nedeniyle hükmün bozularak kamu davasının düşmesine karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılanlar vekilinin temyizi;
Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken verilen beraat kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle kararı temyiz etmiştir.
2. Sanık müdafiinin temyizi;
Sanık hakkında dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmünü; manevi unsurunun oluşmadığı, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu, senedin iğfal kabiliyeti bulunmadığı, sanık hakkında teşdit uygulanırken ayrıntılı olarak gerekçesi belirtilmediği gerekçeleriyle temyiz etmiştir.
3. Cumhuriyet savcısının temyizi;
Sanığın eylemin, bir bütün halinde kamu kurumunu aracı kılınarak dolandırıcılık suçunu oluşturduğu, sanığın birden çok kişi hakkında senedi icraya koyması nedeni ile eylemin zincirleme suç olarak tanımlanması gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanık ve temyiz dışı sanığın katılanlar Müşfik ve İlker’e ellerinde Roma dönemine ait 5 adet heykel olduğunu söyledikleri, katılanların heykelleri satın almak istemesi üzerine Antalya’ya gelip sanık Bartu’ın evinde buluştukları, sanıkların katılanlara emanete kayıtlı iki adet heykeli gösterip toplam beş heykel için 40.000,00 TL para istedikleri, anlaşmaya göre katılanların gösterilen iki heykeli alıp karşılığında 40.000,00 TL bedelli bir adet senet verdikleri, kalan üç heykelin teslim edildiği zaman katılanların 40.000,00 TL parayı nakit olarak ödeyip senedi geri alacakları, katılanların 40.000,00 TL bedelli senedi imzalayıp iki heykeli alıp evden ayrıldıkları, bir süre sonra sanıklara ulaşamadıkları, bilahare sanık Bartu’ın katılanların verdiği senetteki 40.000 TL olan alacak miktarını, rakamların önüne "1" ve yazıyla miktar belirten kısmın önüne "yüz" ibaresini ekleyerek tahrifatla senet bedelini 140.000 TL yaptığı, ancak katılanlar hakkında 40.000,00 TL bedelli olarak icra takibi başlatığı anlaşılmıştır.
2. Suça konu senet üzerindeki tahrifatın kim tarafından yapıldığı tespit edilememiştir.
3. Antalya 11. İcra Müdürlüğünün 2011/1570 Esas sayılı dosyasının yapılan incelemesinde; sanık Bartu Asay’ın, katılan İlker Şatkög aleyhine 40.000,00 TL alacak miktarı üzerinden 16.02.2011 tarihinde kambiyo senetlerine özgü takip başlatığı ve ekinde suç konusu 140.000,00 TL bedelli bonoyu da eklediği görülmüştür.
4. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde nitelikli dolandırıcılık suçundan; suça konu senetteki tahrifatın sanıklar veya katılanlar arasında hangi şahıs tarafından yapıldığı hususunun tespit edilememesi bu hali ile hile unsurunun ilk eylemde gerçekleştiği ancak sanığın senedi icraya koyması nedeni ile senette yapılan tahrifatın kimin tarafından yapıldığı belli olmadığı gibi icra takibinin 40.000,00 TL bedel üzerinden yapılmış olması dikkate alındığında atılı suçun unsurlarının oluşmadığı, bu haliyle yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması nedeniyle sanığın beraatine karar verilmiştir.
Dolandırıcılık suçundan ise sanığın üzerine atılı suçun sübut bulduğu gerekçesiyle mahkumiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Sanığın, katılanlar Müşfik ve İlker’e ellerinde Roma dönemine ait 5 adet heykel olduğunu söyledikleri, katılanların heykelleri satın almak istemesi üzerine Antalya’ya gelip sanık Bartu’ın evinde buluştukları, sanığın katılanlara emanete kayıtlı iki adet heykeli gösterip toplam beş heykel için 40.000,00 TL para istedikleri, anlaşmaya göre katılanların gösterilen iki heykeli alıp karşılığında 40.000,00 TL bedelli bir adet senet verdikleri, kalan üç heykelin teslim edildiği zaman katılanların 40.000,00 TL parayı nakit olarak ödeyip senedi geri alacakları, katılanların 40.000,00 TL bedelli senedi imzalayıp iki heykeli alıp evden ayrıldıkları, bir süre sonra sanıklara ulaşamadıkları, bilahare sanık Bartu’ın katılanların verdiği senetteki 40.000,00 TL olan alacak miktarını, rakamların önüne "1" ve yazıyla miktar belirten kısmın önüne "yüz" ibaresini ekleyerek tahrifatla senet bedelini 140.000,00 TL yaptığı, ancak katılanlar hakkında 40.000,00 TL bedelli olarak icra takibi başlatığı İddia ve kabul olunan olayda: yüklenen suçun kamu kurumu olan İcra Dairesinin vasıta kılınmak suretiyle işlendiğinin anlaşılması karşısında; sanığa atılı suçun kül halinde 5237 sayılı Kanun’un 158/1 inci maddesinin birinici fıkrasının (d) bendinde öngörülen kamu kurum ve kuruluşlarının vb. tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde hükümler kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.01.2022 tarihli ve 2021/160 Esas, 2022/4 Karar sayılı kararı kararına yönelik sanık müdafii, katılanlar vekili ve Cumhuriyet savcısının temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.02.2023 tarihinde karar verildi.
Paylaş