SAHTE İMZA İLE ALINAN TELEFON-TAAHHÜT VERME-FATURAYA YANSIYAN BORÇ-İTİRAZ

yuksekkaya November 30, 2022

3. Hukuk Dairesi         2021/6309 E.  ,  2022/2954 K.

Davacı; GSM abonesi olan davalının 2018/2 ila 2018/7 dönemlerine ilişkin fatura tutarlarını ödemediği gibi bu nedenle başlattığı takibe de itiraz ettiğini, akabinde alacak istemiyle yapmış olduğu başvurunun Sincan İlçe Tüketici Hakem Heyeti tarafından belgelerdeki imzanın davalıya ait olmadığı ve bu hususta yürütülen ceza yargılamasının derdest olduğu gerekçesiyle red edildiğini, davalı her ne kadar imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüş ise de abonelik sözleşmesi ile taahhütnamelerdeki imzaların birbiriyle uyumlu olduğunu, sahtecilik iddiasına ilişkin gerekli mukayese evrakları sunulmadan ve grafolojik inceleme yapılmadan davalının borçlu olmadığının tespit edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle anılan hakem heyeti kararına itiraz ettiğini ileri sürerek, Sincan İlçe Tüketici Hakem Heyetince verilen 21/11/2019 tarihli kararının iptali ile 4.755,11 TL alacağın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; yüksek tutarlı gelen faturalar üzerine davacı şirketin müşteri hizmetlerini aradığında adına kampanyalı telefon satışı yapıldığını öğrendiğini, telefon satışına ilişkin taahhütnamedeki imzanın kendisine ait olmaması nedeniyle 30/01/2018 tarihinde savcılığa müracaat ettiğini, soruşturmanın halen devam ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; aboneliğe ilişkin fatura bedelleri ve cihaz kampanyası kapsamında faturaların mevzuata ve Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlendiği, davacı şirket tarafından verilen hizmetin ayıplı olmadığı, davalının iddiasının yerinde görülmesi halinde bile diğer ücretleri ödemesi gerektiği, ayrıca yargılama sonucunda ödediği bedelleri sanıklardan tahsil edebileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile Sincan İlçe Tüketici Hakem Heyetinin 21/11/2019 tarihli kararının iptaline, 4.755,11 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının ilgililer hakkında müracaatta muhtariyetine, kesin olarak karar verilmiştir.


Adalet Bakanlığının 09/09/2021 tarihli yazısında; mahkemece, dava konusu alacağa ilişkin 08/12/2017 tarihli cihaz kampanyası sözleşmesindeki imzanın davalı tarafından kabul edilmediği ve bu konuda devam etmekte olan ceza davasının bulunduğu dikkate alınarak, sözleşmedeki imzanın aidiyeti hususunda inceleme yaptırılması ve hasıl olacak sonuca göre işin esası hakkında hüküm kurulması gerekirken, belirtilen konularda herhangi bir araştırma ve inceleme yapılmadan, yazılı şekilde eksik inceleme sonucu karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğu ileri sürülerek; hükmün, kanun yararına bozulması talep edilmiştir.


Dava, GSM abonesi olan davalının 2018/2 ila 2018/7 dönemlerine ilişkin fatura tutarlarını ödemediği gerekçesiyle davacı şirket tarafından yapılan başvurunun reddine dair tüketici hakem heyeti kararının iptali ile fatura alacağının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.


Davaya konu edilen faturalar, GSM aboneliği nedeniyle verilen hizmete ilişkin bedeller ile 08/12/2017 tarihinde düzenlenen İphone 7 marka telefon cihazı kampanyasına ait taahhütname uyarınca telefon cihazı bedelinden ibaret olup, davalı 08/12/2017 tarihli taahhütnamedeki imzanın kendisine ait olmadığı gibi taahhüde konu telefon cihazını almadığını, bu nedenle savcılığa yaptığı müracaat üzerine taahhütnameyi düzenleyen davacı şirketin bayisi ile telefon cihazını alan kişiler hakkında sahtecilik iddiasıyla başlatılan soruşturmanın devam etmekte olduğunu savunmuştur.


6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 208 inci maddesine göre taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde mahkemeye sunulan bu belge, sahtelik iddiasında bulunmayan aleyhine delil olarak kullanılır. Yazı veya imza inkârının sonucuna ilişkin HMK’nın 209 uncu maddesindeki hüküm uyarınca adî senetteki yazı veya imza inkâr edilirse, bu konuda bir karar verilinceye kadar o senet herhangi bir işleme esas alınamaz ve delil olarak kullanılamaz; resmî senetlerdeki yazı veya imzanın inkârı hâlinde de senetteki yazı veya imzanın sahteliği ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz.


Sahtelik iddiası halinde HMK’nın 211 inci maddesinde;
“Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir:
a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir.
b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.” hükmü ile sahtelik incelemesinin nasıl yapılacağı belirtilmiştir.


Hal böyle olunca mahkemece; davalı abonenin, 08/12/2017 tarihli telefon cihazı kampanyasına ait taahhütnamedeki imzayı inkar ettiği ve telefon cihazının üçüncü kişiler tarafından alındığı yönündeki açıklamaları dikkate alınarak, HMK’nın 211 inci maddesi uyarınca sahtelik incelemesi yapılması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup, Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir.


SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile HMK'nın 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 30/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




 

Paylaş

TEFECİLİK SUÇU VE ŞARTLARI

yuksekkaya January 17, 2023

FAZLA CEZAYA HÜKMETMEK - BOZMA

yuksekkaya January 25, 2023

HARÇ ALINMADAN KARAR VERİLEMEZ

yuksekkaya February 08, 2023